İlaç Sektöründe, Dünyadaki ve Türkiye’deki eğilimler ;

Bilim ve teknolojideki gelişmeler sayesinde ilaç sektörü sürekli olarak ilerleme kaydederken, yeni keşiflerle sektörün daha da gelişim gösterebileceği tahmin ediliyor. Bu sayede geniş kesimlerin ilaçlara erişimi artarken, ortalama insan ömrü beklentisi her geçen gün uzuyor. Bununla birlikte, bazı hastalıkların kesin çözüme kavuşturulması henüz mümkün olmasa da hastaların daha kaliteli bir ömür sürmesini temin edecek ilerlemeler sağlanıyor. İlaç sektörünün insan hayatına etkisi çok büyük olduğu için, sektör çok büyük gözetim ve denetime tabi tutuluyor. Bununla birlikte her geçen gün artan dünya nüfusu ve uzayan insan ömrü sayesinde, ilaç sektörüne olan talep görece istikrarlı bir şekilde büyüyor. Ancak hükümetler, sigorta şirketleri ve hastaların sektörden fiyatlama ve iş süreçlerine ilişkin şeffaflık beklentisi artıyor ve değer bazlı fiyatlamaya olan ilginin arttığı gözlemleniyor. Aynı zamanda teknolojik gelişmeler, genetik araştırmalar ve büyük veri gibi yöntemler bazı hastalıklarda önleyici tedavi ve terapilerin ortaya çıkmasını sağlarken, bu hastalıklardan kaynaklı ilaç talebini sınırlayabiliyor. Son yıllarda, insanların diğer sektörlerden olduğu gibi ilaç sektöründen de beklentileri değişiyor. Sektör, dünya genelinde iş modellerindeki değişimlere uyum sağlamak zorunda kalıyor. Yüksek denetim ve gözetim, sektörün fiyatlama mekanizmalarına ve iş süreçlerine kamu müdahaleleriyle sonuçlanırken, karlılık üzerinde büyük etki yapıyor. İş süreçlerine yönelik yenilikçi yaklaşımlar ise sektörün karşı karşıya olduğu riskleri yönetmesini sağlıyor ve önemli fırsatları beraberinde getiriyor.

 

Dünya ilaç sektöründe gerek yüksek AR-GE harcamaları, gerekse düzenleyici otoritelerden, sigorta şirketlerinden ve tüketicilerden gelen taleplere karşı şirketler işbirliğine gitmek zorunda kalıyorlar. Söz konusu işbirlikleri firmaların belli başlı fonksiyonlarıyla sınırlı kalabileceği gibi satın alma ve birleşmelere kadar değişik boyutlarda gerçekleşebiliyor. Örneğin ilaç sektöründe firmalar AR-GE, dağıtım kanallarını veya üretim bantlarını paylaşabiliyorlar. Bu dinamikler ışığında dünya ilaç sektörünün büyüklüğüne bakıldığında, yeni üretilen ilaçların satışında Kuzey Amerika’nın yüzde 64,1 ile en büyük paya sahip olduğu görülüyor. Bunu yüzde 18,1 ile Avrupa Birliği ve yüzde 7,1’lik pay ile Japonya izliyor. Ülke bazında harcamalara bakıldığında ilk sırada ABD öne çıkarken, bunu Çin ve Japonya izliyor. En büyük paya sahip 5 ülke, 2018 itibarıyla 1,2 trilyon dolar büyüklüğe ulaşan dünya ilaç pazarının üçte ikisini oluşturuyor. ABD neredeyse dünya ilaç pazarının yarısını oluşturuyor. 2018 yılında dünya genelinde ilaç sanayine yönelik harcamalar 1 trilyon 200 milyar dolar seviyesinde gerçekleşirken, bu rakamın 2019 yılında yaklaşık yüzde 5 artışla 1,3 trilyon dolara çıkması bekleniyor. Önümüzdeki beş yılda 1,5 trilyon dolar büyüklüğünde bir pazar öngörülüyor. Yine önümüzdeki beş yılda büyümenin gelişmiş ekonomiler öncülüğünde ve yeni ürünler üzerinden olması beklenirken, gelişmekte olan ekonomilerde pazarın Çin, Hindistan ve Brezilya kaynaklı olarak önceki beş yıla kıyasla daha yavaş büyüyeceği düşünülüyor. Öte yandan, Türkiye, Mısır ve Pakistan’da gelecek beş yılda sektörün büyümesinin güçlü olacağı tahmin edilirken, bu ekonomiler ilaçta gelişen pazarlar (Pharmerging markets) olarak tanımlanıyorlar.